Fotoğraflı Yıllarım
Ortaokul yıllarımda körüklü bir ‘Zeiss İkon’ fotoğraf makinesine sahip olabilmiştim. Babamın fotoğrafçı olması nedeniyle o yaşta böyle bir makineye sahip olmam benim için bir şanstı. Her türlü ayarlanması manuel olan bu makine ile roll filme 8 adet fotoğraf çekilebilirdi. İlk fotoğraf çalışmalarım, arkadaş ve aile bireylerimin fotoğraflarını çekmekle başlamıştı.
Kendimi fotoğrafçılığa kaptırmam lise yıllarımda başladı. Okuldan çıkınca doğruca fotoğrafhaneye uğrar, yapabileceğim işlere yardımcı olurdum. Bizim fotoğrafhanenin bir elemanı gibiydim. Zamanla kişisel işlerimi yapar duruma da geldim. Bu nedenle Trabzon Lisesi’ni iki yıl geç bitirdim.
Lisedeki beklemeli yıllarımda, her tür toplantı, düğün, defile gibi yerlerde de fotoğraflar çektim. Trabzon kartpostalları yaptım. Bu arada, bazı dergilerden beğendiğim sanatsal fotoğrafların benzerlerini yapma denemelerine de giriştim.
Bu yıllarda Trabzon Amatör Fotoğraf Kulübü (TAFK), Haluk Ongan’ın öncülüğüyle kurulmuştu. Kulüp üyeleri, kentte fotoğraf makinesi olan belirli kişilerdi. Üyeler arasında en genç olanı bendim. Rahmetle andığım bu TAFK kurucu üyeleri, gerçek bir amatör ruhla çalışırlardı. Toplulukta her birinin ayrı bir yeri vardı. Onlardan gördüğüm destek bana güven verdi. Kulüp Başkanı Yusuf Sezgin, her tür fotoğraf makinesinin onarımını yapardı. Yargıç Ahmet Selim Teymur, titizliği ve duyarlı fotoğrafçılık disiplini ile öne çıkmıştı. Ahmet Pirselimoğlu, tezcanlılığıyla işleri çabucak sonuçlandırırdı. “Doktor” lakaplı Muzaffer Feyzioğlu, şakacılığı ve ‘Voiglander Bessamatic’ fotoğraf makinesiyle ünlüydü. Haluk Ongan, iletişimi sağlar ve fotoğraf malzemeleri edinmemizde yardımcı olurdu. Bugün hayatta olan ressam Mustafa Beşgen, fotoğrafta temel kompozisyon eleştirileri yapardı. Avcılığı yanında doğa fotoğrafları çeken Hayati Pirselimoğlu, ressam T. Zühtü Ellezoğlu, Hasan Küçükömeroğlu, Hamit Başman, Nihat Kasımoğlu, Ömer Bilge, Mustafa Nemli, Sina-Runa Kâni kardeşler, unutamadığım kişilerin başında gelir…
Eğitim için gittiğim İstanbul’da, mühendis olma düşüncemi bir yana itip Grafik Sanatlar’a yöneldim. Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Okulu’nun aşamalı sınavlarını başarıp Grafik Sanatlar Bölümü’ne kayıt yaptırdım. Burada ‘Fotografi’ derslerim, daha önce öğrenmiş olduğum temel fotoğrafçılık bilgileri sayesinde başarılıydı. Ancak Hocamız Vehbi Yazgan, yardımcıları Güler Ertan ve Taçay Erdemsel’in, fotografik eğitimime değerli katkılarını belirtmek isterim.
1963-1967 yılları arasında İstanbul’da izlediğim fotoğraf etkinlikleri, bulunduğum tartışmalı fotoğraf toplantıları ve tanışılan fotoğrafçılar, çağdaş fotoğraf anlayışımın gelişiminde etkili oldu. Şinasi Barutçu, Baha Gelenbevi, Ara Güler, Fikret Otyam, Sedat Pakay ve Gültekin Çizgen’i bu sergilerin tartışmalı ortamlarında tanımıştım. O yıllarda fotoğraf, henüz bir sanat dalı olarak tanımlanmıyordu...
Belirli bir yıla dek tüm siyah beyaz fotoğraflarımı özel karanlık odamda yapardım, onların başka kişilerce yapılmasından eksiklik duyardım. Renkli baskı sistemleri gelişip yaygınlaştıkça, ister istemez laboratuvarlara uyum sağlamaya çalıştık. Şimdiki durum da ortada! Digital ortamın yaratığı kolaylıkların içindeyiz.
İlk sergimi Şubat 1966’da, siyah beyaz fotoğraflarımla Trabzon’da açtım. Bu serginin oluşturulmasında, gazeteci arkadaşım Attila Aşut’un ısrarlı teşvikini belirtmek isterim. Onunla haber fotoğrafçılığı kapsamında da birçok anlamlı çalışmamız oldu.
Bugüne değin karma ve kişisel sergilerde yer aldım, yarışmalara katıldım, ödüller kazandım. Devlet Fotoğraf Yarışması’nda iki kez fotoğraflarım sergilendi. Yurtdışında kaldığım yıllarda etkinliklerimi sürdürdüm. Birikimlerimle, kendimi fotoğrafçılık konusunda belirli bir çizgide tutmaya çalıştım. Değişik tasarım çalışmalarımın yanında, daha çok fotoğraf eğitimine önem verdim. Fotoğrafı öğrenmek isteyenlere yardım etmeye çalıştım. Bunlardan bazılarının fotoğrafçılıktaki ilerlemelerinden mutluluk duyuyorum.
Her sanat dalı gibi, fotoğrafçılık da bir yaşam biçimidir. Yaşama, fotoğrafın penceresinden bakmaya çalışıyorum…